bugün
- sözlük kızlarının ayakkabıları12
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- şu anda çalan şarkı12
- icardi190511
- icardi1905 silik olsun kampanyası18
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- ali erbaş11
- online olup entry girmeyen yazarlar8
- bebek kokusu8
- anın görüntüsü18
- bülent uygun15
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır10
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler11
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu21
- sözlük yazarlarının pankekleri14
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- akp seçmeni14
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington13
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
entry'ler (295)
2 ay içinde yapmış olduğum 3 alışverişte de "tedarik edemedik" diyerek eksik ürün göderen kaliteden bihaber alışveriş sitesi. hatta birinde 4 ürün almıştım 1'ini gönderip 3'ünü tedarik edemediler. aman deyim klas site tasarımına aldanmayın, uzak durun.
ilk seferinde 1000 parça olarak girdi hayatımıza, 1 ay boyunca salon masasını, kalan zamanlarda masanın altını, halıların üstünü, vestiyer çekmecesini ve elektrik süpürgesinin içini işgal etti, anne çıldırdı, normal. eve her gelen masanın başına oturdu, baktı baktı... hatta kimisi bir parçayı uygun gördüğü yere yumruklamak suretiyle oturtmaya çalıştı. bir ayın sonunda sırf ortadan kalksın diye allahın cezası, annenin büyük yardımlarıyla puzzle bitti, zafer puzzleın çerçevelenip antre duvarına asılmasıyla taçlandırıldı...
ikincisi michelangelo'nun the hands' idi, birkaç güne bitti, annenin akıl sağlığı normal, ama o asılmadı, mezun olunca muayenehaneme asılmak üzere numaralandırılıp kaldırıldı, tabi numaralandırırken yaprak dökümü izlediğimizden son parçanın numarası 500 değil 491'di.
bimin önünden her geçişimizde bültene bakarız, anne baktırmadı, transit geçtik, sonradan gördüm ki puzzle varmış önümzdeki hafta bimde. biteceğini düşündüğümden cuma sabahı bim kapısındaydım, oysaki 6 gün boyunca kimse puzzleların yüzüne bile bakmadı, hatemoğlu gömlekler kapış kapış gitti. o da numaralanıp bodruma gitti.
ankara'da dost kitabevinde gezerken gördüğüm müthiş şirin meyve sebzeli puzzle'ı mutfak duvarında hayal ettim, bir elimde puzzle, bir elimde telefon annemi aradım:
-anne tahmin et elimde ne var?
+nerdesin ki?
-kitapçıdayım.
+kitap?
-çok yaratıcısın anne ama elimdeki şey sayesinde en az senin kadar yaratıcı olacağım.
+de söyle çabuk işim var.
-puzzle anne çok şirin meyv..
+bırak çabuk onu elinden
-ama anne..
+bırak bak valla seni döverim, sakın alıp onu eve getireyim deme...
sanki bitli pireli bir köpekten bahsediyorduk, o kadar korktum ki puzzle'ı elimden hemencecik bırakıp dostu terkettim. kalbimi kırmanın verdiği vicdan azabı ve yeni yaratıcılık denemeleriyle akşam annem telefondaydı:
+almadın dimi puzzle'ı?
-almadım anne.
+iyi yapmışsın akıllı kızım paran da cebinde kaldı.
-anne ben seviyorum bu bir hobi böyle düşün.
+tamam benim aklıma ne geldi bodrumdakileri çıkaralım tekrar yap onları.
-anne aynı puzzle tekrar tekrar yapımaz ki.
+niye ilk yapışında parçaların yerinimi ezberledin?
-ama onların arkası numaralı.
+arkalarına bakarak mı yapıyorsun puzzle'ı?
-anne bu çok mantıksız.
+asıl puzzle mantıksız eşeksıpası, puzzle'ı bulan adamın allah belasını versin...
vermesin anne diyemedim. puzzle'ı bulan adamı düşündüm, o da kesin annesinden ya da karısından fırça yemiştir, kader arkadaşımdı benim, ruhu şad olsundu.
ikincisi michelangelo'nun the hands' idi, birkaç güne bitti, annenin akıl sağlığı normal, ama o asılmadı, mezun olunca muayenehaneme asılmak üzere numaralandırılıp kaldırıldı, tabi numaralandırırken yaprak dökümü izlediğimizden son parçanın numarası 500 değil 491'di.
bimin önünden her geçişimizde bültene bakarız, anne baktırmadı, transit geçtik, sonradan gördüm ki puzzle varmış önümzdeki hafta bimde. biteceğini düşündüğümden cuma sabahı bim kapısındaydım, oysaki 6 gün boyunca kimse puzzleların yüzüne bile bakmadı, hatemoğlu gömlekler kapış kapış gitti. o da numaralanıp bodruma gitti.
ankara'da dost kitabevinde gezerken gördüğüm müthiş şirin meyve sebzeli puzzle'ı mutfak duvarında hayal ettim, bir elimde puzzle, bir elimde telefon annemi aradım:
-anne tahmin et elimde ne var?
+nerdesin ki?
-kitapçıdayım.
+kitap?
-çok yaratıcısın anne ama elimdeki şey sayesinde en az senin kadar yaratıcı olacağım.
+de söyle çabuk işim var.
-puzzle anne çok şirin meyv..
+bırak çabuk onu elinden
-ama anne..
+bırak bak valla seni döverim, sakın alıp onu eve getireyim deme...
sanki bitli pireli bir köpekten bahsediyorduk, o kadar korktum ki puzzle'ı elimden hemencecik bırakıp dostu terkettim. kalbimi kırmanın verdiği vicdan azabı ve yeni yaratıcılık denemeleriyle akşam annem telefondaydı:
+almadın dimi puzzle'ı?
-almadım anne.
+iyi yapmışsın akıllı kızım paran da cebinde kaldı.
-anne ben seviyorum bu bir hobi böyle düşün.
+tamam benim aklıma ne geldi bodrumdakileri çıkaralım tekrar yap onları.
-anne aynı puzzle tekrar tekrar yapımaz ki.
+niye ilk yapışında parçaların yerinimi ezberledin?
-ama onların arkası numaralı.
+arkalarına bakarak mı yapıyorsun puzzle'ı?
-anne bu çok mantıksız.
+asıl puzzle mantıksız eşeksıpası, puzzle'ı bulan adamın allah belasını versin...
vermesin anne diyemedim. puzzle'ı bulan adamı düşündüm, o da kesin annesinden ya da karısından fırça yemiştir, kader arkadaşımdı benim, ruhu şad olsundu.
bir telefon operatörünün "gençken yapılacak 100 şey" maddesindeki 98.şey "dünyanın en inanılmaz konuşmasını yap" dedem tarafından benim üzerimde uygulandı.
yer:dedenin evi
sebeb-i ziyaret:bayram
namazdan gelen, cemaat-i müslimin gözdesi dede: kızım senin kaşların ne kadar siyah.
+öyle dedeciğim.
-kendi kaşların mı?
+ııı nasıl yani?
-boyuyor musun yani?
+yok dede nerden çıktı?
-halan boyuyor da ondan sordum.
valla dedem bayramdan bu yana kalan 2 maddeyi de tamamlamıştır, eminim.hatta kendi maddelerini eklemiş;
++merdaneli çamaşır makinasından bıçak bileme makinası yap,
++yerdeki muşambaları sök kendine kemer yap,
++çaydanlık ve demliklerin kulplarını çevir yukarı doğru baksınlar,
++her yıl deliler gibi yer elması ek, bidonlarca turşu kur
++boyun kısa terliklerinin altına topuk çak
hepsini yaptın dedeciğim.çılgınsın meeen.
yer:dedenin evi
sebeb-i ziyaret:bayram
namazdan gelen, cemaat-i müslimin gözdesi dede: kızım senin kaşların ne kadar siyah.
+öyle dedeciğim.
-kendi kaşların mı?
+ııı nasıl yani?
-boyuyor musun yani?
+yok dede nerden çıktı?
-halan boyuyor da ondan sordum.
valla dedem bayramdan bu yana kalan 2 maddeyi de tamamlamıştır, eminim.hatta kendi maddelerini eklemiş;
++merdaneli çamaşır makinasından bıçak bileme makinası yap,
++yerdeki muşambaları sök kendine kemer yap,
++çaydanlık ve demliklerin kulplarını çevir yukarı doğru baksınlar,
++her yıl deliler gibi yer elması ek, bidonlarca turşu kur
++boyun kısa terliklerinin altına topuk çak
hepsini yaptın dedeciğim.çılgınsın meeen.
insan değil "inasandır", o yüzden...
edit:ilk hatalı başlığa ithafen...
edit:ilk hatalı başlığa ithafen...
"en son ne dedim" cevabını yapıştırmak istediğim soru.
sözlükte saçma sapan, abuk subuk başlıklar görünce tıklayıp ilk entrye eksi oy veriyorum. ama bunu hep yapıyorum. sonra acaba başlığı o açmamış mıdır, başına mı kalmıştır diye vicdan azabı çekiyorum. her şekilde o başlığa maruz kalıyorum.
sözlüğü hiç özlememişim. memiş yazdım lan.
nirolis gitti diye çok üzülüyorum, sözlüğe giresim gelmiyor artık. zall birşeyler yapsa diyorum keşke. şey ayrı yazılır lan.
mehmet şimşek'in anlatırken adeta gururlandığı hadise. tv'nin sesini kısıp adamın izlesek 52 milyar tl arttırdığımızı sanırdık. yeni evli işte ha sevindirik.
iyiki varsın turkcell! iyiki okumuşum bu 98. maddeyi, çünkü sanırım dedemde okumuş ve bu konuşmayı benimle yapmaya karar vermiş, bunu anlamış oldum.
yer:dedenin evi
sebeb-i ziyaret:bayram
namazdan gelen, cemaat-i müslimin gözdesi dede: kızım senin kaşların ne kadar siyah.
+öyle dedeciğim.
-kendi kaşların mı?
+ııı nasıl yani?
-boyuyor musun yani?
+yok dede nerden çıktı?
-halan boyuyor da ondan sordum.
valla dedem bayramdan bu yana kalan 2 maddeyi de tamamlamıştır, eminim.
yer:dedenin evi
sebeb-i ziyaret:bayram
namazdan gelen, cemaat-i müslimin gözdesi dede: kızım senin kaşların ne kadar siyah.
+öyle dedeciğim.
-kendi kaşların mı?
+ııı nasıl yani?
-boyuyor musun yani?
+yok dede nerden çıktı?
-halan boyuyor da ondan sordum.
valla dedem bayramdan bu yana kalan 2 maddeyi de tamamlamıştır, eminim.
tüm eş, dost ve bilimum akraaabaların hayal kırıklığına uğrayacağı durumdur. "ama biz bunu daha işlemedikkii" demeyiniz, yemezler.
akp=dtp dedirtmeye çalışan önerme. demedim ama, dedim mi lan yoksa?
part4
nedense hosta piknikin haşlanmış da kızartılmış gibi pörsümüş olan patates kızartmalarına bayılıyorum, okuldan çıkınca bir büyük boy alıp eve gitmek adetimdir. gittiğim hostada bellidir okulun az ilersindeki, abicim 2 kapı var ikiside camdan, biri ana yapı, diğeri de genelde açık oluyor, ya da ben öyle sanıyordum, hep açıktı lan.
ben organik sınavından çıkmışım, bir elimde kitaplar, bir elimde telefon aldım haşlanmış kızartılmış pörsük papatesleri yan kapıdan çıkacam, birden küüüt diye bir ses, anında lokantada sessizlik, lan tam da öğle molasıydı civardaki bankacıların hepsi orada... o sesin benim kafamdan çıktıgını anlamam bile 5 saniye sürdü, varın anlayın kafamdaki tahribatı, karşı kapı titredi yeminlen, lan kim kapattı o cam kapıyı... hepsi takım elbiseli oturaklı adamlar, eyvallah hiç biri gülmedi, ama sanki araba çarpmış gibi yerinizden neden fırladınız abicim, ben iyiyim ya acımadı deyip kaçtım diğer kapıdan.
o arada garson "o kapı kapalıydı abla" dedi, buz gibi penaltısı yenmiş fanatik bir taraftara "öyle bir bakış atki hakeme senin tüm duygularını anında sülalecek her yerlerinde hissetsinler" deseler, taraftar hakeme benim garsona baktığım gibi bakamazdı...
kapıdan çıktım, tahribattan ötürü telefondaki annemi unutmuştum "anne kafamı çarptım yaa" dedim, sonrasını hatırlamıyorum.
nedense hosta piknikin haşlanmış da kızartılmış gibi pörsümüş olan patates kızartmalarına bayılıyorum, okuldan çıkınca bir büyük boy alıp eve gitmek adetimdir. gittiğim hostada bellidir okulun az ilersindeki, abicim 2 kapı var ikiside camdan, biri ana yapı, diğeri de genelde açık oluyor, ya da ben öyle sanıyordum, hep açıktı lan.
ben organik sınavından çıkmışım, bir elimde kitaplar, bir elimde telefon aldım haşlanmış kızartılmış pörsük papatesleri yan kapıdan çıkacam, birden küüüt diye bir ses, anında lokantada sessizlik, lan tam da öğle molasıydı civardaki bankacıların hepsi orada... o sesin benim kafamdan çıktıgını anlamam bile 5 saniye sürdü, varın anlayın kafamdaki tahribatı, karşı kapı titredi yeminlen, lan kim kapattı o cam kapıyı... hepsi takım elbiseli oturaklı adamlar, eyvallah hiç biri gülmedi, ama sanki araba çarpmış gibi yerinizden neden fırladınız abicim, ben iyiyim ya acımadı deyip kaçtım diğer kapıdan.
o arada garson "o kapı kapalıydı abla" dedi, buz gibi penaltısı yenmiş fanatik bir taraftara "öyle bir bakış atki hakeme senin tüm duygularını anında sülalecek her yerlerinde hissetsinler" deseler, taraftar hakeme benim garsona baktığım gibi bakamazdı...
kapıdan çıktım, tahribattan ötürü telefondaki annemi unutmuştum "anne kafamı çarptım yaa" dedim, sonrasını hatırlamıyorum.
(bkz: her yazarın sevdiği yazar) anket başlığına vaudeville for vendetta ve nirolis ten sonra ekleyeceğim yazar, 6.nesil imiş, galiba sil baştan yapıp tertemiz bir sayfa açmak istedi, iyi yaptı. hoşgeldi.
pkklıları çiçeklerle karşılayan, ergenekon davasını "ergenekon terör örgütü" diye anan çivisi çıkmış canım ülkemin acayip insanları... hem bunları yapıp hem de tsk'ya güvenmeniz garip olurdu zaten, siz güvenmeyin, mümkünse uzak durun bizden...
bülent korkmaz'dan bile büyük hayal kırıklığı yaratacak hadise, lan nerden de geliyor aklınıza böyle şeyler.
esaretin bedeli.
akşam haberlerini stv'den izleyen, büyük buluşmadan, kalp gözünden dersler çıkarıp bir yanağına vurana öteki yanağını çevir ve kayınvalideye asla kötü davranma felsefesini benimsemiş, deniz feneri vasıtası ile sadakasını vermiş, boş vakitlerini yeni megastar sami yusuf dinleyerek ve yüzyılın düşünürü seçilen fettullah güleni okuyarak geçirir. bu görüşünü de iskele sancak ya da beyin fırtınası programlarında rahatlıkla dile getirip desteklenir.
deep inside insanı, şok şeker, şok komik yazar.
öncelikle tüm arkdaşlıklarını sorgular, herkese potansiyel ev arkadaşı gözüyle bakar, en yakınlarını listeden siler.